Üsküdarın ara sokaklarından birinde bir evin ikinci katında ağlayan kızı biraz önce genç bir adam istemişti ama kızın annesi kızını vermemişti. Genç adam tanınmış bir ailenin oğluydu, hali vakti yerindeydi ama kızın annesi bir kere oğlanı beğenmemişti. Genç, kızı bir pazar günü, üzküdar sahilinde gezerken görmüş, ilk görüşte de kıza vurulmuştu. Bu yüzden kızı bir kaç kez istemişler ama annesi kızı vermeye yanaşmamış. Kız ise, cihan güzeli - bir su damlası- bir kızmış. Babası bir yıl önce ölünce, babadan kalma dükkanların kirası ile geçimlerini sağlıyorlarmış. Annesi çok sinirli ve kimseyle anlaşamayan biriymiş. Adam artık divane bir şekilde sokakalrda dolanırken, galatanın kuytu taraflarında bir falcı ile karşılaşmış, falcı buna geleceğini anlatabileceğini söylemiş. Adam, falcıya olanları anlatınca, falcı, bu işin olmayacağını, kız ile evlenmesinde büyük bir engel olduğunu, dünyada ki hiçbir büyücünün bunu çözemeyeceğini söylemiş. Adam falcıya ısrar etmiş, bir yolunu bulursa ona yüklü miktar para vereceğini söylemiş ama falcı, paranın bu işi çözemeyeceğini, bu engelin sadece kandi ölümüyle aşılabileceğini söylemiş. Adam falcının yanından kalkıp, gitmeye hazırlanırken, falcı ona kendisini sokağın başında öldürür, lanet okursa kimsenin o kıza yaklaşamayacağını söylemiş. Adam, falcının yanından uzaklaşıp sahile varmış, oradaki şarapçı bir kayıkçıyla karşıya geçmiş ve adamın kayığında bulunan halatı almak için cebindeki bütün parayı vermiş. Adam, tam sabah ezanından hemen önce, içinden büyük bir lanet okuyarak kızın oturduğu sokağın başında kendini asmış. O günden sonra sokak lanetlenmiş!... İlk başta, sokağa gece giren bütün erkekler bir yerlerinden yaralanmaya hatta sakatlanmaya başlamış ancak lanetin asıl duyulması, kendi halinde bir adamın dükkan kirasını vermek için kızın evine girmesi ile olmuş. Adam, kirayı verip çıkacakken, kızın orda olmadığına yemin ettiği balta, tam kapının önünde adamın kafasına düşmüş ve zavallı adam, orada kafası yarılarak can vermiş. Adamın öldüğü gün, genç aşık'ın kendini astığı günmüş ki o olaydan sonra yaşananlar sıklaşmaya başlamış ve her ay gencin öldüğü gün doruğa çıkıyormuş. Tabi ilk başta, bunlara inanmayanlar olmuş ama gece olduğunda sokak mevsim ne olursa olsun sis içinde kalıyormuş ve sisin içinde bir karartı bütün sokağı dolanıyormuş. İşin ilginç yanı ise, mahalleli ilk başlarda bu olaydan memnun olmuş çünkü, serseriler, ayyaşlar bu lanet hikayesi yayılınca geceleribu sokağa giremiyorlarmış, arada içlerinde cesur olanlar çıkıyormuş ki ne geliyorsa he bu cesaretlilerin başına geliyormuş. Uzun zaman sonra, genç bir delikanlı, bu kızı istemiş ama o da istemeye gittikten bir gün sonra, evlerine uzak bir arsa da kafası kopmuş şekilde bulunmuş. Arık bu aile ile kimse konuşmaz, kimse evlerine gitmez olmuş. Yavaş yavaş mahalleli, bu aile burada oldukça lanetin devam edeceğini söylemeye, ailenin burdan gitmesini istemeye başlamış. Mahalle bu olayla çalkalanırken, sokağa yeni bir aile taşınmış ve ailenin evlenme çağına gelen oğlu, kıza aşık olmuş. Aile, istemeye gitmeden önce, etrafa aileyi, hikayeyi sormuşlar ama kimse ne hikayeyi doğrulamış ne de kız hakkında kötü birşey söylemiş. Neyse, aile çocuklarının ısrarı ile, kızı istemeye gitmiş, eve girip, ikinci kattaki oturma odasına geçmişler ama daha konuşmaya başlamadan çocuk kendini camdan aşağıya atmış. Bu olayın olduğu akşam, herkes uykudayken kızın evi içinde kız ve annesi varken yanmaya başlamış, bir kaç saat içerisinde içindekilerle birlikte tamamen kül olmuş.
........................................ .
Bu olayın halk tarafından anlatılan efsane tarafı, şimdi de olayın gerçeğe en yakın anlatımını okuyalım;
Annesi, kızı ilk isteyen genç adama vermiş, hatta söz bile kesilmiş ama genç bir gün evine giderken, bu sokağın başında iki hırsızla karşılaşmış ve onlarla kavga etmiş. Hırsızlar ilk önce bunu dövmüş, cebindeki bütü parayı almış ve onu sokağın başına asıp kaçmışlar. kız bu olaydan sonra, aklını yitirme noktasına gelmiş, bazen normal davranırken, bazen de erkeklere karşı çok kötü davranıyormuş. Sevdiğini öldürdükleri düşünüp, erkeklere saldırıyormuş. Anlattığım diğer olaylara gelince; Kiracı ile ilgili iki anlatım var, bunlardan birincisine göre; Kiracı adam kapıdan çıkarken, dengesini kaybedip düşecekken, dolaba tutunmuş ama dolap sallandığından, üstünde duran balta bu sarsıntıdan dolayı adamın kafasına düşmüş. İkincisi ise şöyle; Adam tam çıkacakken, kız birden, sevdiğim adamı sen öldürdün diye bağırarak, kafasına baltayla vurmuş. Kafası kesilen genç ise; O gece, bu olaydan dolayı sarhoş olup, sokaklarada nara atarken, oradan geçen iki kabadayı ile kavga etmiş ve kabadayılardan biri bunun boğazını elindeki bıçakla kesip, ceseti de boş bir araziye atmış. Son ölüm vakasında da iki ayrı anlatım şekli var. Bunlardan birinde; Genç adam, kız istemeye gittiklerinde, annesi kızı ilk başta vememiş, o da bir anda umutsuzluğa kapılarak kendini açık olan camdan aşağıya atmış. diğer anlatımda ise; Kız, " sana birşey göstereceğim" diyerek, genci yanına çağırmış, ve onu camdan aşağıya itmiş.
Tabi bu yazdıklarım, sözlü olarak anlatılarak bugüne kadar gelmiş, bu olaylarala ilgili yazılı bir belge bulamadım