Emo Star Forum | www.emostar.org
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
Kayıt OlKayıt Ol  Forum KurallarıForum Kuralları  Latest imagesLatest images  AnasayfaAnasayfa  Üye ListesiÜye Listesi  AramaArama  Giriş yapGiriş yap  Kimler OnlineKimler Online  
En iyi yollayıcılar
кяσηiк aşıк (4112)
Punk Tarihi 115Punk Tarihi 213Punk Tarihi 311 
Prigo (3028)
Punk Tarihi 115Punk Tarihi 213Punk Tarihi 311 
SkuLLy♥ (2589)
Punk Tarihi 115Punk Tarihi 213Punk Tarihi 311 
Admin (1396)
Punk Tarihi 115Punk Tarihi 213Punk Tarihi 311 
MisS_SheqéR (1210)
Punk Tarihi 115Punk Tarihi 213Punk Tarihi 311 
ibo-gizem (763)
Punk Tarihi 115Punk Tarihi 213Punk Tarihi 311 
esqh-01 (633)
Punk Tarihi 115Punk Tarihi 213Punk Tarihi 311 
3mo.ztarR.- (511)
Punk Tarihi 115Punk Tarihi 213Punk Tarihi 311 
psLyq_Càdı (468)
Punk Tarihi 115Punk Tarihi 213Punk Tarihi 311 
qraLche__xD (392)
Punk Tarihi 115Punk Tarihi 213Punk Tarihi 311 
.:: Emo Star Top 10 ::.
En Son Konular ve Cevaplar
Son Gönderen
Gönderme Zamanı
Perş. Tem. 14, 2011 12:34 pm
Çarş. Tem. 13, 2011 7:38 pm
Paz Mayıs 08, 2011 5:27 pm
Perş. Tem. 15, 2010 8:21 am
Salı Haz. 15, 2010 9:03 pm
Ptsi Mayıs 24, 2010 4:34 pm
Perş. Nis. 29, 2010 3:34 pm
Perş. Nis. 29, 2010 3:33 pm
Perş. Nis. 29, 2010 3:30 pm
Perş. Nis. 29, 2010 3:28 pm

Punk Tarihi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Yok

Yazar
Mesaj
Ptsi Mart 09, 2009 9:42 am
Admin
Kullanıcı profilini gör
Özel mesaj gönder
Kişisel Administrator



Erkek
Yaş : 34 Kayıt tarihi : 06/03/09 Mesaj Sayısı : 1396 Nerden : İstanbul İlgi alanları : Müzik Rep K: Administrator












MesajKonu: Punk Tarihi Punk Tarihi EmptyPtsi Mart 09, 2009 9:42 am

Eli kolu bağlı oturmak ve şikayet etmek yerine "kendin yap" sloganıyla kapitalist sistemin yüzüne tüküren Punk`ların müziklerini dinledin, simdi de okuyabilirsin… Yirmi yılını dolduran "Punk", ne kadar mezara yollanmaya çalışılsa da, felsefesinin ilkelerini geliştirerek büyümüş, pek çok yeni akımın doğmasına neden olmuştur. Yirmi yıllık Punk tarihini değerlendirdiği Punk Felsefesi kitabında Craig O`Hara, hareketin içinden biri olarak bize, bu süreç boyunca ortaya çıkan Punk`ın bugünkü halini anlatıyor. Ana akım medyanın Punk`ı nasıl yalan yanlış yansıtarak hareketi yok etmeye çalıştığını, dazlaklarla Punk`ların birbirlerine koşut gelişimlerini ve ayrılıklarını, Punk`a özgü bir iletişim ağı oluşturan fanzinleri, hareketin siyasi duruşunu belirleyen anarşizmi, Punk`ın cinsellik ve toplumsal cinsiyet meselelerine karşı tavrını, çevre sorunlarına yaklaşımlarını ve "kendin yap" etiğini ele alan bu kitap, gürültünün ötesinde neler olup bittiğini öğrenmek isteyenlere önerilir.
VAR OLAN SİSTEMLERE BİR ALTERNATİF.
NEDİR VE NEDEN DÜNYANIN HER YERİNDEKİ PUNK’LAR TARAFINDAN BENİMSENİYOR.
“SATIN ALINMIŞ” POLİTİKACILARIN BAŞARISIZLIĞI, BU VAMPİRLER OLMAZSA HEPİMİZ DAHA İYİ DURUMDA OLACAĞIZ FİKRİNE AÇIK OLAN BİR KARŞIT KÜLTÜRÜN OLUŞMASINI SAĞLAMIŞTIR.

“Her tür devlet gereksizdir ve istenilmez. Devlet, topluluğun kendi kendine sağlayamayacağı herhangi bir hizmet sağlamaz. Kimsenin bize neler yapacağımızı söylemesine, hayatımızı nasıl idare edeceğimizi emretmesine ihtiyacımız yok; kimsenin vergiler, kurallar ve kanunlarla bizi taciz etmesine ve emeğimizi sömürerek şatafatlı yaşamlarını sürdürmesine ihtiyacımız yok” (Anarşist Gençler Federasyonu - Anarchist Youth Federation [AYF], Profane Existence, Sayı: 5, Ağustos, 1990, s. 38).
İş siyasi ideolojiyi seçmeye gelince, Punk’ların büyük çoğunluğu anarşizmi tercih ediyorlar. Kapitalizm veya komünizmin herhangi bir türünün devam etmesini destekleyen neredeyse hiç yok. Bu, bütün Punk’ların, Anarşizm’in tarihi ve kuramı hakkında çok okudukları anlamına gelmez, fakat çoğu, Anarşizm’in resmi devletin veya hükümdarların olmaması, bireysel özgürlük ve sorumluluğa değer verilmesi ilkeleri çerçevesinde oluşturulan bir inancı paylaşıyorlardır (kim paylaşmaz ki). Minneapolis’den çıkan fanzin Profane Existence, Kuzey Amerika’daki en büyük anarşist fanzindir ve içerdiği müzik ve politik bilgiler, anarşist bakış açısından aktarılmaktadır. Daha entelektüel/aktivist eğilimli okurlara hitap eden ve Punk hareketinin müzik tarafını safdışı bırakarak salt politik formatı benimseyen başka değerli birçok fanzin de vardır. Avrupa camiasının, Kuzey Amerika’daki akranlarından daha fazla anarşist fanzin ve müzik üretmesinin sonucu olarak, Avrupalı Punk’lar tarihsel olarak daha politik olmuşlardır. Bu fanzinlerin yaratıcıları ve editörleri, görünür bir biçimde politik eğilimi olan ikinci dalga Avrupa Punk’ından (1980-1984) etkilendiler. Örneğin Birleşik Krallık’taki Crass, Conflict ve Discharge; Hollanda’daki The Ex ve BGK ile ABD’deki MDC ve Dead Kennedys müzik grupları, birçok Punk’ı sırf Rock’N’Roll’cu olmaktan çıkararak, asi düşünürlere dönüştürdüler. Bu müzik gruplarının ideolojileri, Punk müziğinin yelpazesinin her yerinde, her tür müzik çalan birçok grup tarafından sürdürülüyor.

Şikago’daki Los Crudos’un hararetli politik thrash müziği nasıl zulmün yüzüne haykırıyorsa, Propaghandi’nin açıkça sınıf bilinci taşıyan şarkıları, kulağa hoş gelen ve akılda kalan pop Punk tarzına mükemmelce oturuyor. Bu müzik gruplarının bir sonucu olarak, binlerce genç insan kendini “anarşist” olarak nitelendiriyor ve mevcut devlet rejimlerine karşı kin besliyor. “Uygarlık dediğimiz şeyin ilk aşamalarında birkaç insan, kendileri adına başka insanları çalıştırarak rahat bir yaşam sürdürebileceklerinin ve onların sırtından zengin olabileceklerinin farkına varmış. Bu insanlar, kendilerini kabile reisi, şaman, kral veya rahip olarak atamak için kurnazlık veya fiziki kuvvet kullanmışlar. Tehdit ve batıl inançlar kullanarak insanları hizaya getirmişler. Ara sıra tebaaları başkaldırırdı ve onlar, ya tebaalarının yatışmalarını sağlayabilecek kadar reform bahşederdi ya da yerlerini yeni hükümdarlara devrederlerdi. İşte devletin doğası böyledir” (Felix, “Professor Felix’s Very Short History of Anarchism”, Profane Existence, Sayı: 1, Aralık, 1989, s. 13).

Punk’lar, dünyanın mevcut sistemlerine, kısırdöngü haline gelmiş devrimlerle sonrasında yaşanan baskı ortamlarına karşı bir alternatif olan anarşizme yöneliyor. Devletlerin (veya genel olarak hiyerarşilerin) doğası gereği, onların altında yaşayan (veya onlar tarafından etkilenen) insanlar baskı altında tutulur ve sömürülür. Gençlik veya burjuva karşıt-kültürlerden farklı olarak Punk’lar, komünizmi ve geleneksel demokratik devletlerin sol kanatlarının yanı sıra kapitalizmi de reddederler. İktidarda olan partilerin uyguladığı reformlar çoğu zaman devletçi (yani resmi devletin sürdürülmesinden yana olan) veya yüzeysel bulunarak kınanır. Reformlar, insanları özgürleştirmek için değil, onları teskin etmek için yapılır. Komünizme gelince, birçok Punk, komünist hareketin en azından sözde geçerli olan kadın hakları ve işçi sınıfı desteği konusunda anlaşmaktadır ve kapitalist toplumdan aynı derecede hazzetmemektedirler. Punk topluluğunun birçok üyesi, belli başlı konularla ilgili, görünüşe göre benzer amaçları olduğu için Spartacist League, Devrimci Komünist Parti (Revolutionary Communist Party - RCP) ve başka Marksist/Leninist/Troçkist grupların düzenlediği eylemlere katılmışlardır. Anarşistler ve tarih hakkında okuyan herhangi bir kimse, komünizmin gerçeklerinin ideal anarşist devletin amaçlarından uzak olduğunun farkına varır. “Komünist grupların muhalefet yaparken söyledikleri, iktidardayken dile getirdiklerinden tamamen farklıdır. Onlar komünizmi, kapitalistlerin baskılarına ve zulmüne karşı eşitlik ve adalet adına mücadele eden asil bir hareket olarak gösterirler. Ama gerçek olan, sol partilerin doğası gereği otoriter olduklarıdır. Felsefesinin bir parçası olarak bir insanın diğerine hükmetmesini savunan her sistem zulüm olasılığını barındırır. Komünist gruplar halk kitlelerinin özgürleşmesi için değil, kendilerinin iktidara gelmesi için mücadele eder. İktidara gelince de, iktidarlarını sürdürebilmek için bütün hükümetlerin uyguladığı baskıları onlar da uyguluyor” (Felix ve Rat, “Revolt Against Communism” [Komünizme Karşı Başkaldırma], PE, Sayı: 2, Şubat, 1990, s. 22).


Yazar
Mesaj
Ptsi Mart 09, 2009 9:42 am
Admin
Kullanıcı profilini gör
Özel mesaj gönder
Kişisel Administrator



Erkek
Yaş : 34 Kayıt tarihi : 06/03/09 Mesaj Sayısı : 1396 Nerden : İstanbul İlgi alanları : Müzik Rep K: Administrator












MesajKonu: Geri: Punk Tarihi Punk Tarihi EmptyPtsi Mart 09, 2009 9:42 am

Komünizmin zulmünü gösteren kanıtlar, sadece mevcut baskıcı
rejimlerden değil, anarşistlerin, totaliter komünist kuvvetlerin
ihanetine uğradıkları ve onlar tarafından ezildikleri 1921 yılında
yaşanan Kronstadt Ayaklanması, 1918-1921 yılları arasında yaşanan
Ukranya Anarşizm Hareketi ve 1936-1939 yıllarının İspanyol İç
Savaşı’nda da bulunabilir. Komünist rejimler, sonuçları itibariyle
tahttan indirilen rejimlerden illa ki farklı olmuyor, en azından
hükmedilen tebaalarına göre pek bir şey değişmiyor. Devrimlerin amacı,
basit bir hükümdar değiş tokuşu anlamına gelmemeli. “Bu yüzyılda
devrim, sadece kapitalist sistemleri devredip yerine eşit derecede ya
da daha baskıcı olan kendi sistemlerini devreye sokan komünist
örgütlerin profesyonel sınıfı tarafından idare edilen devrim anlamına
gelmiştir” (Minnesota müzik grubu Destroy, PE, Sayı: 1, s. 29).

Bu
anlamda devrimler kısırdöngü haline gelmiştir; hoşnutsuz olanların
başkaldırmaları ancak başka bir hoşnutsuz sınıfı yaratmaya yarıyor.
Komünizm, anarşizmin sağladığı özgürlük derecesini sağlamıyor;
dolayısıyla güya düşmanı olan kapitalizmden daha çok tercih edilen bir
sistem olmamalıdır. Punk hareketi başta, sahte demokratik politikaları
benimseyen kapitalist ülkelerde oluştu. Bu nedenle kapitalizm ve onun
neden olduğu sorunlar politik Punk’ların ilk hedefi olmuştur. Evsizlik,
sınıfçılık ve işyerinde yaşanan sömürü, açgözlülük üzerine kurulan bir
sistemin bazı sonuçları olarak görülmektedir. Kapitalist sistem,
toplumun bazı üyelerinin bolluk içinde yaşamalarını sağlarken, bu durum
o bolluktan mahrum bırakılan insanların sömürülmesiyle doğrudan
ilişkilidir. Bir insanın dürüstçe çalışarak zengin olabilme inancı,
tekrar tekrar aksi kanıtlarla yıkılmıştır. Eğer bu gerçek olsaydı, ben
ve ailem dahil olmak üzere alt sınıfın şu anki birçok mensubunun
keyifleri tıkırında olurdu. Kapitalist toplumda başarı, insanın sahip
olduğu para ve mal ölçüsüyle tanımlanır. Bu tanımı kullanarak, kendi
konumlarından tatmin olan ve fakir duruma düşmekten korkan orta sınıfın
“hali vakti”nin herhangi bir radikal değişime direnebilecek kadar
“yerinde” olduğunu söleyebiliriz. Gerçek durumunun farkında olması
gereken (ki birçoğu bunun farkındadır) gelir düzeyi düşük olanlar bile
orta sınıf bolluğundan bir parça koparabilme olasılığı için çalışırlar.
İnsanların yiyecek yerine müzik setleri ve televizyonları
yağmalamaları, daha iyi bir yaşamın daha çok para ve daha çok mal
anlamına geldiği konusunda ikna olduklarının bir göstergesidir. Paranın
ve belli lükslerin, hayatı kolaylaştırdığı şüphesiz doğrudur, fakat
başarı ve başarısızlığı bu ölçülere tabi tutmak tehlikeli imalar
barındırır. “Kapitalizm, herkesin kendi kârını azamiye çıkarmaya
çalıştığının farz edildiği kuramsal bir modele dayanır. Üstelik,
insanlar çoğunlukla, etraflarındaki her şeyi metaya dönüştürerek bu
modele uymuştur” (“New World Order,” MRR, Sayı: 98, Temmuz, 1991).

Çevrenin
şu an karşı karşıya kaldığı tehlike ve felaketler bunu aşikâr bir
biçimde kanıtlıyor. İktisatçılar, yaşanacak kayıpları hesaba katmadan
çevresel ürünlerin değerini hesapladıkları zaman, gelecek insan
kuşakları ve şimdiki bitki ve hayvan türleri için kesin bir felakete
yol açmış oluyorlar. Daha uç vakalarda, “bu düşünce biçimi, insanlar ve
insanlar arasındaki çatışmanın bir bütün olarak mal haline geldiği
savaş zamanlarında en kritik noktasına ulaşır; öldürmek anlamını
yitirir” (a.g.e.). Bu çok önemli bir nokta ve bunu vurgulamak için Orta
Doğu’da yaşanan Körfez Savaşı’nı örnek verebiliriz. Kapitalizmin
yamyamlık olduğu tekrar tekrar söylenmiştir. Bu ifade genellikle büyük
şirket sahipleri veya yöneticilerinin, kâr sağlamak isteğiyle nasıl
diğer insanları sömürdüğüne işaret ederken kullanılır. Kapitalizm çoğu
zaman sanki belli bir grup insanın ıstırabından kuvvet bularak büyüyor
gibi görünüyor. Körfez Savaşı sırasında her iki tarafın askerleri, kâr
kaybını önlemenin yanı sıra işleri çoğaltmak için araç olarak
kullanılmışlardır. “Bu savaşla ilgili bazı gerçeklerin doğruluğu
tartışılmaz: Yüz binlerce masum insan hayatını kaybetmiş; bir uygarlık
yok edilmiştir. Kapitalist Amerika’da ise savaşın ima ettikleri oldukça
farklıydı: Bundan kazanılacak çok para vardı” (a.g.e.). Bu savaşın
neden yanlış olduğu ve neden meşru olmadığının (sanki herhangi bir
savaş meşru olabilirmiş gibi) açıkça ortada olan nedenlerine girmeden
önce savaşın bazı ekonomik sonuçlarına bakalım. Birileri, Çöl Fırtınası
tişörtleri, videoları, televizyon programları ve tampon çıkartmaları
gibisinden ürünlerini satabilmek için ırkçı sloganları ve birçok
insanın ölümünü kendi çıkarına kullandı. Kâr kategorisinde en çok
“kazananlar” büyük olasılıkla petrol şirketleriydi ve popüler savaş
karşıtı slogan “petrol için kan dökülmesin”in yerine “kâr için kan
dökülmesin” daha doğru olurdu. ABD için savaşın toplam maliyeti
yaklaşık altmış milyar dolar olarak hesaplanmıştır. (Bu rakNe Oldu Ne
Oldu Ne Oldu sayılarını tam bilemediğimiz yaşamlarını yitiren müttefik
askerlerini içermediği gibi, Irak’ın kayıplarını hiçbir şekilde hesaba
katmıyor). Eğer bu rakamın doğru olduğunu kabul edersek -ki bu ahlaki
bir suç sayılır aslında- Amerika’nın bu savaştan elde ettiği kâra dair
daha fazla bilgiye ulaşırız. “Müttefiklerin şimdiye kadar 57 milyar
dolarlık katkısı olmuştur savaşa; buna Suudi Arabistan’la Kuveyt’in
yeni silah satışları için yaptıkları 18 milyar dolarlık peşin ödeme
eklenince, ABD hükümeti için bu savaşın sonuçta gayet kârlı bir girişim
olduğu ortaya çıkıyor” (a.g.e.). Sadece hükümet değil, Irak’ı yeniden
yapılandıracak büyük inşaat şirketleri de iyi mangır biriktirecekti. Ne
kadar çok hasar varsa, o kadar yeniden yapılandırma vardır, dolayısıyla
o kadar da kâr var demektir. Savaştan kâr sağlamak sapıkça bir şey gibi
gelebilir insana, ama gerçekleşen aynen budur. Birilerinin, ekonomiyi
ve kişisel kârları iyileştirmek, işsizlik oranını düşürmek ve
vatanseverlik hararetini artırmak için beyan edilen bir askeri hedefin
aldatıcı görünüşünün arkasında gizlenerek bir savaş çıkarmayı
arzulayacağına inanmak çok mu gerçek dışı? “Böylesi fenomenleri
açıklamak için bazıları ayrıntılarla bezenmiş komplo teorileri
türetirlerdi, fakat bize göre bu tür teorilere ihtiyaç yoktur. Gerçek
ise hilekâr düzenin esas yüzünü ortaya koyuyor: Savaştan kâr elde
etmek, her şeyi, sahip olduğu tek değeri olan ‘serbest piyasa’
tarafından belirlenen bir mala dönüştüren kapitalist sistemde rasyonel
bir eylemdir” (a.g.e.). Dolayısıyla kapitalizm, sermaye elde etmek için
insanları insanlıktan çıkarmak ve onları (ve belki de hayvanları/doğal
çevreyi) sömürmekle temellendirildiği sürece anarşistler tarafından
kabul edilemez. Anarşistlerin, kapitalizmi ve sahte demokratik devleti
reddetmeleri için daha çok neden var. Bunların bazılarına daha sonra
değineceğiz. Anarşist Punk’lar, demokrasinin radikal, liberal veya
aşırı solcu olarak tanımlanan kesimleriyle örtüşen birçok inanca sahip
görünüyorlar. Kadın ve eşcinsel haklarının ve ırklar arası eşitliğin
savunulması hem liberallerin hem de anarşistlerin bir şekilde resmen
kabul ettiği ilkelerdir. Ancak bu benzerlikler, anarşistlerin Sol’u,
Sağ’ı kınadıkları kadar (bazen de daha fazla) kınamalarına engel
olmuyor. “Anarşistlerin, solcu gruplarla koalisyon oluşturabilmeleri ve
onlarla birlikte çalışabilmeleri biraz tuhaf görünüyor. Gerçekte
anarşizm, sağcı gruplara karşı olduğu kadar sol politikalarına da
muhafet ediyor” (Felix ve Rat, PE, Sayı: 2).

Yine Körfez Savaşı,
Sol ile anarşistlerin arasındaki farklıkları örnekliyor. Sol’un
protesto gösterileri ve direnme çabaları, aslında “radikal eşitçiliği
destekleyen ilkesel bir tutumu benimsemeye” gönülsüz olduklarını
gösterdi (“New World Order”, MRR, Sayı: 99, Ağustos, 1991).

Genel
olarak anarşistlerin Sol’a dair görüşü, Sol’un “Devlet’e doğrudan karşı
durmasını gerektirecek” herhangi bir şeyden uzak durduğudur (a.g.e.).
Ben şahsen Washington D.C.’deki en büyük protestoya katıldım ve bu
deneyimden yola çıkarak anarşistlerin bu iddiasını doğrulayabilirim.
Protesto gösterisi, kendilerini pazarlamak için ellerinden geleni yapan
ve mallarını satmaya çalışan birkaç liberal grup tarafından düzenlendi.
“Hareketin liderleri göstericileri, slogancılara uymaya ve zincirleri
kırma riskine girmektense ‘medeni insanlar gibi’ onları şakırdatmaya
çağırdılar. Yürüyüşçülere, kaldırımda yürümeleri ve medya için görgü
kurallarına göre davranmaları emredildi; kendiliğinden gelişen,
yaratıcı muhalif hareketlerde bulunmalarından vazgeçirilmeye çalışıldı.
Farklı görüşleri savunanlar için de, herkese haddini bildiren ‘barış
gözlemcileri’ görev başındaydı”
Yazar
Mesaj
Ptsi Mart 09, 2009 8:41 pm
3mo.ztarR.-
Kullanıcı profilini gör
Özel mesaj gönder
FahRi ^ Mm . . - mJXx - . . Paylaşımcı
3mo.ztarR.-


Kadın
Yaş : 32 Kayıt tarihi : 06/03/09 Mesaj Sayısı : 511 Nerden : MharZ . İlgi alanları : AhşKqımMm . . Rep K: Paylaşımcı












MesajKonu: Geri: Punk Tarihi Punk Tarihi EmptyPtsi Mart 09, 2009 8:41 pm

ZhaoL .
Yazar
Mesaj
Cuma Mayıs 15, 2009 12:53 pm
кяσηiк aşıк
Kullanıcı profilini gör
Özel mesaj gönder
x) EmoStar
кяσηiк aşıк


Kadın
Yaş : 31 Kayıt tarihi : 03/05/09 Mesaj Sayısı : 4112 Nerden : İlgi alanları : Rep K: EmoStar












MesajKonu: Geri: Punk Tarihi Punk Tarihi EmptyCuma Mayıs 15, 2009 12:53 pm

3mo.ztarR.- demiş ki:
ZhaoL .

Punk Tarihi

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Emo Star Forum | www.emostar.org :: .:: Punk ::. :: Punk Hakkında -
Forum Saati Cuma Kas. 01, 2024 12:45 am .

Powered by phpBB2® Version 2.0
Copyright ©2000 - 2008, Yetkin Forum Ltd.
Emo Star | www.emostar.org

Bedava Siteler Site Ekleforum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar