Bir fotografti sadece. Bir ustanin objektifine takilmis ve onun hayatini degistirecek kadar müthis bir kareydi. Bu fotografi gördügüm o ani ömrümün sonuna kadar hic unutamayacagim. Nasil bir seydi bu Allah’im. Dehsete kapilmistim. Yerde emekleyen bir cocuk, (emekliyor cünkü acliktan artik yürümeye dermani kalmamis) ve arkasinda son nefesini vermesini bekleyen bir akbaba. Böyle de ölünmezdi ki ama! Haksizlikti, adaletsizlikti bu! Ama birden aklima bunun bir fotograf oldugu geldi. Fotograf varsa demekki bu fotografi ceken birileride ordaydi. Oh be rahatlamistim. Bütün gece o fotograf karesi gözümün önünden gitmedi. Ne olmustu peki o kücük cocuga. Dayanamadim arastirdim ve ögrendiklerim beni dehsete düsürdü. Insanlara güvenimi kaybettim. Tok olarak uyudugum her gece icin vicdan azabi cektim. Suclu kimdi yillarca bunun cevabini aradim.
O cocuga ne olmustu? Fotografi ceken kisi cok ünlü bir fotografcidir: Kevin Carter.1994 yilinda Sudan’da bulundugu sirada arabasiyla cevrede gezerken bu kücük cocuga rastlar. Cocuk BM-Yardim Kampina gitmek istiyordur ve daha 2 km yakin yolu vardir. Pulitzer ödüllü Kevin Carter bu ânı fotoğrafladıktan sonra küçük kıza yardım etmediğini açıkladı. Çünkü bölgeye giden gazeteciler bulaşıcı hastalıklar nedeniyle hasta insanlara dokunmamaları konusunda sıkı biçimde uyarılıyorlardı. Kevin Carter yoluna devam etti. Cektigi fotograflari yetistirmesi gerekiyordu. Evet yetistirdi de ve bu üstün basarisindan dolayi Pulitzer ödülüne layik görüldü!
Lakin Kevin Carter’in vicdani kendisinden hesap soruyordu. Cünkü o gün Kevin Carter yoluna devam etmis kampa varmis ve orada arabasinda bir süre oturduktan sonra geri dönmüstü fakat bu sefer gördüklerinin fotografini cekememisti!
Pulitzer ödüllü Kevin Carter. Bu olaydan sonra ağır depresyona girdi ve egzoz verdiği kamyonetinin içinde Walkman ile müzik dinleyerek intihar etti.